10 Haziran 2012 Pazar






NUSR-ET




Bugün sizlere İstanbul’da “et” deyince aklıma gelen ilk yeri yani Nusr-et’i anlatmaya çalışacağım. Burayı ilk olarak bir gece yarısı Vedat Milor üstattan öğrendim. Kendileri her zaman ki gibi mekâna gitmiş ne var ne yok sipariş etmiş ayıla bayıla yerken gece gece aklımı aldı. Milor üstadın “Tadı Damağımda” programını takip edenler bilir, onun yemeklerle tabiri caizse sevişmesi yemek düşkünlerini ağlatmak için yeterlidir. İşte bundan 2 yıl önce, o gece oraya gitmeyi kafama koydum ve 2 yıldır da Adana’nın hasretini Nusr-et’le gidermeye çalışıyorum ki Nusr-et bile kesmiyor artık, Adana’nın yerini siz tahmin edin :) 

Şimdi bu yazımda lafı çok fazla uzatmayacağım ve sizlere yediklerimi ve kendimce size tavsiyelerimi söyleyip, sizleri fotoğraflarla baş başa bırakıp kulak çınlamalarımla geri dönüşleri bekleyeceğim :)İlk fotoğraftaki beyaz gömlekli kişi mekâna adını veren bu muhteşem lezzetlerin yaratıcısı Nusret. Genç yaşta inanılmaz bir başarı gösterip bu işten çok büyük paralar kazandı ama “ete” olan aşkı ve sadakati onun başarısının en büyük sırrı. Bunların yanına konuşkanlık ve şansta eklenince ortaya böyle bir mekân çıktı.

2. Fotoğrafta salatayı görüyorsunuz. Diyete başladığım günden beri her gün yiyorum, artık alışkanlık yaptı ama salata için söyleyeceğim tek şey ev dışında zevk alarak yediğim ender salatalardan biridir.

3. fotoğraf Nusret’in “spagetti “si ki benim en ama en sevdiğim ürünü, belki yağlı sevmeyenler için ağır olabilir ama eti yağlı tercih ediyorsanız mutlaka deneyin. Bunun yanında kaşarlı köfte tercihimdir.

5. fotoğrafta “Lokum”,  6. Fotoğrafta “şaşlık”ı görüyorsunuz. Şu kadar söyleyebilirim eğer ki hiç uğraşmayım direk löp eti ağzıma atayım diyorsanız ikisinden birini seçebilirsiniz. Tabi lokum baharatsız, şaşlıksa baharatlı benim tercihim şaşlık çünkü baharatı çok severim ama bazen baharatı çok kaçırdıkları oluyor umarım siz o günlere denk gelmezsiniz.

Kalan 3 fotoğrafsa “kafes” yani pirzola et. Ben açıkçası kemikli et sevmem ama pirzola sevenler için gerçekten çok başarılı bir çalışma. Bu arada Steak kültüründe etin pişme seviyesi çok önemli  ben ortayla iyi arasında tercih ediyorum çünkü kanlı kaldığı zaman rahatsız oluyorum fakat ortayla az arasında pişen etin tadı da bir başka oluyor kabul etmek lazım.

Fiyatlar çok yüksek yani şöyle anlatayım alkol almadan yalnızca et, salata ve tatlı yerseniz  kişi başı 150 lira hesap öder kalkarsınız.
Son olarak mekan Etiler de, Nispetiye Caddesinin bir sokak paralelinde, Bebek’te ki Nusr-et yalnızca burger ve köfte yapıyor oraya giderseniz de “lokum burger” yemeden çıkmayın :)



 









1 Haziran 2012 Cuma

Günün en Güzel Öğünü




 Yaşam felsefem gereği yemek için yaşarım, yaşamak için değil. Bu yüzden de çoğu zaman sevdiğim şeyleri yer ve en mutsuz zamanlarımda bile bu sayede kendime çok güzel bir kıyak yaparım huzuru kısa sürede olsa yakalarım. Ya da günün güzelliğine güzellik katmak istediğim zamanlarda yine yemeğe başvururum. Mesela Günün 3 öğünü kebap yemişliğim çoktur emin olun o günlerde canımı sıkmanız baya bir zor …

Başta söylediğim gibi çok sevdiğim şeyleri çok fazla yerim inanın çok fazla yerim :) Ancak bence günün en güzel öğünü olan kahvaltıyı hep ihmal edip , düzensiz bir şekilde beslendim ve 123 kilogram oldum neyse ki şimdi 13 kilo verdim ve biraz daha  insana döndüm. Aslında kahvaltıyı ihmal etmem de maalesef annemin çalışması da çok etkiliydi ama olsun onun canı sağ olsun canım benim ya :)

Gelelim fotoğraflardaki inanılmaz kahvaltının adresine, burası Rumeli Hisarı’nda Lokma. Mekan gerçekten çok güzel belki daha iyi kahvaltıcılar daha ucuza yiyebileceğiniz yüzlerce yer vardır ama orada saatlerce oturup yayıla yayıla parlayan boğazı izlerken o güzel kıymalı böreği ve sucuğu yemek bambaşka bir tat…

Bugün de oradaydım ama kıymalı börek yoktu ve büyük hayal kırıklığına uğradım ama mıhlama ve ızgara hellimle kendimi tatmin ettim inanın bana yerimde olmayı isterdiniz.